İtalya coğrafyasına aşina birine oldukça hatalı görünebilir bu yazının başlığı. Çünkü Matera adlı şehir Güney İtalya’nın başka bir bölgesine, Basilicata’ya ait günümüzde. O halde ne arıyor Puglia gezi notlarında bu Matera? Şimdi öncelikle Puglia gezim sırasında uğradığım bir durak olmasından müvellit bu burda. Ayrıca daha geçerli bir sebep olarak Bari’li arkadaşım Gaetano’nun Matera’nın geçmişte Puglia’ya ait olduğunu söylemesini gösteriyorum. Ve son olarak, en geçerli argüman olarak da Matera’nın Puglia’ya dahil olmak istediğine dair okuduğum haberleri öne sürüyorum. Ne demişler, insan kendini nereli hissediyorsa oralıdır. Ruhu Pugliese demek ki buranın.
Neyse yeterince bahane üretebildiysem artık gönül rahatlığıyla Matera’dan bahsedebilirim.
Matera’ya Ulaşım
Matera’ya Bari’den trenle gelmek mümkün, ancak bu alıştığımız trenitalia trenleri gelmiyor buraya, FAL (ferrovie appulo lucane) trenlerine binmek gerek. Bari merkez istasyonundan okları takip ederek FAL istasyonunu bulabilirsiniz. Dikkat edilmesi gereken ikinci konu ise şu: Bari’den tüm trenler aktarmasız Matera’ya gelmiyor. Benim bindiğim tren Altamura’ya kadardı ve orada inip otobüsle devam etmem gerekti. Bu aktarma, bilet fiyatına dahildi, o yüzden ayrı bir ödeme yapmadım.
Peki nedir bu Matera’nın olayı?
Matera, “La Città Sotterranea” yani yer altı şehri olarak da biliniyor. Kuruluşunun Paleolitik Çağ’a dayandığı söylenen bu şehri bu kadar eşsisz yapan şey “Sassi di Matera”. Bu kelime, sassi, italyancada kayalar anlamına geliyor ve Matera’nın kalkerli kayalara oyulmuş evlerinin, kiliselerinin ve aralarındaki dolambaçlı merdivenlerin bulunduğu bölgenin genel ismi olarak da kullanılıyor. Kimileri İtalya’nın Kapadokyası diyor buraya, İtalya’da tanıştığım Kapadokya görmüş geçirmiş kimi insanlarsa iki yöre de ayrı güzel diyor. Bana sorarsanız bir benzerlik olduğu aşikar ama Kapadokya’nın aksine Matera’ya bir gün yeterli diye düşünüyorum.
Matera’da Gezilecek Neler Var?
- Piazza Vittorio Veneto ve altındaki sarnıç
- Sassi di Matera: Sasso Barisano ve Sasso Caveoso bölgeleri
- Katedraller: Duomo Katedrali, San Pietro Caveoso, Monastero di Sant’Agostino
- Le Chisese Rupiestri (Duvara oyulmuş kiliseler): San Pietro Barisano, Madonna di İdris e San Giovanni, Santa Lucia alle Malve
- Casa Grotta (Hem Sasso Barisano hem Sasso Caveoso bölgesine ait eski tip evler)
- Sassi in Miniatura (Minyatür Matera maketi)
- Murgia Materana Parkı
Otobüsten inince biraz yürüyüp Sassi di Matera’ya açılan kapılardan biri sayılan -ki aslında şehrin birçok yerinin buraya açıldığını sonradan fark edecektim- Piazza Vittorio Veneto’ya vardım. Bu meydanda biraz gezindikten sonra meydandan açılan bir balkondan da görebildiğim ve çağrısına kayıtsız kalamayıp bir an önce içinde kaybolmak istediğim Sassi di Matera’ya daldım. Ve gerçekten kayboldum. Yaklaşık bir buçuk saat nereye gittiğimi bilmeden rastgele dar sokaklara, merdivenlere saptım. Tabi elimde turistik harita falan da yok. Sonra baktım böyle olacağı yok, telefondaki haritayı açtım ve biraz daha bilinçli yürüdüm. Haritanın da yardımıyla Sasso Barisano bölgesindeki Duomo Katedrali’ni buldum fakat hala yön algım sıfıra yakındı, hangi yön nereye tekabül ediyor çözememiştim. Bu arada Duomo Katedrali’ni gezmek ücretsiz olduğundan onu da boş geçmedim. Burada biraz dolaştıktan sonra tekrar sarıldım telefona.
Sonra Via Fiorentini’ye inip 82 numaralı dükkandaki Sassi in Miniatura’yı, yani bu dükkanın sahibi sanatçı tarafından yapılmış Matera minyatürünü gördüm. Ve bunu görünce her şey yerli yerine oturdu. O yüzden yön duygunuz çok gelişmiş değilse hatta benimki gibi berbatsa gezinin başında bu dükkana uğramak sizin için daha verimli olabilir. Ama nereye gittiğini bilmeden rastgele yollara sapmanın, kaybolmanın, aynı yerden defalarca geçip durmanın da öyle vahşi bir tadı var ki dayanılır gibi değil, malum.
Yönleri kafamda oturttuktan sonra kim tutardı beni, ver elini Sasso Barisano. Şimdi işin aslını isterseniz, bücür Matera’yı gördüğümde yaşadığım aydınlanmadan sonra anladım ki zaten ben geziye Sasso Barisano’dan başlamışım, bu bölgenin sokaklarında dolaşmış, sonra Via Fiorentini’den geçmişim, sonra da Duomo Katedrali’ne ulaşmışım. Ama bu kez Sasso Barisano’da bir tur da bilinçli dolandım. San Pietro Barisano Kilisesi’ne dışarıdan bir bakış attım. Matera da tıpkı Kapadokya gibi mağara duvarlarına işlenmiş kiliselere ev sahipliği yapıyor ve San Pietro Barisano günümüze ulaşımış bu “Le Chiese Rupestri”den biri. Diğer iki ünlü kilise ise Madonna de İdris e San Giovanni ve Santa Lucia alle Malve. Bu üç kiliseden herhangi birine giriş 2 euro, üçüne kombine bilet 4.5 euro.
Euronun 4,5 tl olduğu şu günlerde ben vakit kaybetmeden Monastero di Sant’Agostino’ya doğru devam ettim. Bu manastırın terası güzel bir panoramik manzara sunuyordu. Manastırın içini de kısaca gezdikten sonra Via Madonna delle Virtu boyunca ilerleyerek vadinin kıyısından kıyısından yürüdüm. Fazlaca vakti olanlar vadinin diğer tarafındaki Murgia Materana Parkı’nı da keşfedebilirler. Bense yoldan devam ederek San Pietro Caveoso kilisesine geldim. Artık şehrin Sasso Caveoso bölgesindeydim. Duvar resimli diğer iki kilise Santa Lucia alle Malve ve Madonna de Idris’e dışardan bir bakış attıktan sonra (ki aslında içlerine girmeyecekseniz çok da anlamlı değildi) gezimin yavaş yavaş sonuna gelmiştim.
Dönüşte tekrar Piazza Vittoria Veneto’dan geçtim. Bu meydanın altında bir de tarihi sarnıç var ilginizi çekerse. Ha bir de Matera’nın içinde 3-4 euro gibi bir ücretle ziyaret edebileceğiniz Casa Grotta adlı eski yaşama dair fikir veren örnek evler var. Ben bunları pas geçip gara yürüdüm. Niyetim hava kararmadan Bari’ye varmaktı. Tren biletimi aldım fakat nedense geldiğim gibi önce otobüs, sonra tren şeklinde aktarmalı bir ulaşımla gideceğimi varsaydım kendi kendime. Bu yüzden de yanlış yerde bekleyip treni kaçırdım. Bir sonraki trene iki saat vardı. Hal böyle olunca Bari’ye gün batmadan varma planıma veda edip yemek yiyecek bir yerler aramaya koyuldum.
Bonus: Matera’da Yemek
Ve gara epey yakın Quattroquarti’yi buldum. Bu restoranda Puglia lezzetlerinden biri olan Pucce’yi farklı malzemelerle deneyebilirsiniz. Ben fazlasıyla memnun kaldım. Bir de İtalya’da restoranlar öğlen 2:30-3 gibi kapansa da fazladan bir yarım saat benim bitirmemi bekleyen tatlı mı tatlı sahipleri vardı. Yemekten sonra gara dönüp rötarlarla birlikte yaklaşık bir buçuk saat bekledim. Ve güneş batarken nihayet Matera’dan ayrıldım.
Çok güzel ve bilgilendirici bir yazı.teşekkürler.En önemli şeylerden biri bir kasabaya şehre en uygun nasıl gidileceğini bilmek.Onu da çok güzel açıklamışssınız .matera hakkında çok güzel bilgilr vermişsiniz.Elnize sağlık.
Beğenmenize ve işe yarar bulmanıza sevindim, teşekkür ederim yorumunuz için.